Sendikalar meslekler ile alakalı sivil toplum kuruluşlarıdır. Aynı meslek kolunda olan çalışanların uğrayacakları haksızlıkların önüne geçmek, istek ve taleplerini yetkililere ulaştırmak için kurulan sendikalar zamanla deforme olmuş ve günümüzde menfaat için kullanılan kuruluşlar halini almışlardır. Mevcut sendikalar, gelirlerini sendika çalışmaları için harcamak yerine siyasi menfaatler için organize olmaya, yönetim üyelerinin cebini ve midesini doldurmaya harcamaktadır.
Örnek vermek gerekirse A partisine yakın sendika A partisinin millet vekilleri için lüks otel ve lüks restoranlarda yemekler ve eğlenceler düzenlemektedir. Rakip sendikasına baktığımızda yine aynı durum. Aynı sendikalara gidip mağduriyetinizi dile getirip dava açılmasını talep ettiğinizde, davayı gereksiz görmekte ve kaybetmeniz durumunda dava ücretlerinin tarafınızdan alınacağını bildirmekte. Ancak bize göre sendika aidatları bu tarz işlemler için kullanılmalı, birilerinin midesine ve cebine gitmemeli. Yine farklı bir mağduriyetinizi sendikalara dile getirip çözülmesi için talepte bulunduğunuzda kurum yönetimi ile iletişime geçeceğini düşünürken birde bakıyorsunuz ki sendika yöneticileri kurumun en iyi biriminde çalışıyor ve yönetim ile ters düşmemek için bu duruma sabretmenizi telkin ediyor. Yada sizi bir süre sonra daha güzel bir kliniğe alacağına dair teminat verebiliyorlar. Sorunlar çözülmediği müddetçe sorunlu birimlerde çalışanlar sürekli ezilmeye devam edeceklerdir. Bizim sendikamızda değilse ne olursa olsun gibi bir bakış açısını kabul edemiyoruz. Bu tarz sendikacılık anlayışları gerçekten milletimiz ve sendikalar adına üzücü durumlardır
Oysa bizler meslektaşlar olarak gerek sendika yönetimleri gerek sendika üyeleri gerekse sendika üyesi olmayan çalışanlar birbir haklarımızı korumalı ne kendimizin nede iş arkadaşlarımızın mağdur olmasına izin vermemeliyiz. Çünkü bizler insanız ve insanlar hayvanlardan farklıdır ve etrafındaki olan olayları düşünür ve değerlendirirler. Aliya İzzetbegoviç’ in ”Allah, hayvanlardan farklı olarak bizi dik yürür şekilde yarattı. Çoğu insan bu imtiyazı kullanmaz, hayatlarının çoğunda eğilirler, hatta sürünürler. İnsan böyle mi yapmalı? Allah’ın bu büyük nimetlerini, dik yürümeyi reddetmek nankörlük değil mi?” sözünü her zaman aklımızda tutmalı ve hiç bir zaman insanlığımızdan feragat etmeden İnsanlık için çalışmalıyız.
Bir cevap yazın